Yoğunlaştırılmış İsrail Gözetimleri Batı Şeria’yı Kilitlendi


29 Ekim Pazar günü Ahmed Azza’ya üç gün sonra ilk kez mahallesinden çıkma izni verildi. Ön kapısına yönlendirilmiş güvenlik kamerasını ve yukarıdaki tepede konuşlanmış İsrail askerlerini geçti ve sokağın sonundaki kontrol noktasına kadar sekiz dakika yürüdü. Eşyalarını aranmak üzere bir masaya koydu, yüz tanıma kamerasıyla zorunlu göz teması kurdu ve dönen metal bariyerleri geçerek El Halil’e geçti. On saat sonra, kontrol noktası kapanmadan önce eve dönmesi için kendisine bir saatlik süre verildi ve sonraki iki gün boyunca dışarıda ya da içeride kilitlendi.

Azza, Batı Şeria’nın en sıkı kontrol edilen mahallesi olan El Halil’deki Tel Rumeida’da yaşıyor. Tel Rumeida, 1997’den beri El Halil’in İsrail hükümeti tarafından kontrol edilen bir bölümü olan H2’nin bir bölümünü oluşturuyor. İsrail askerlerinin Filistinlilerin hareketini büyük ölçüde kısıtlayan bir ayrımcılık sistemi uyguladığı bu bölgede yaklaşık 35.000 Filistinli ve 850 İsrailli yerleşimci yaşıyor. Bu, en az 21 insanlı kontrol noktası, yerinde aramalar ve gözetleme kulelerinin yanı sıra “El Halil Akıllı Şehri” olarak adlandırılan çok sayıda CCTV kamerasını içeren bir gözetleme ağıyla uygulanıyor. Eleştirmenlere göre bu sistemin amacı, Filistinliler için hayatı olabildiğince zorlaştırmak, onları yavaş yavaş evlerini terk etmeye ve İsrailli yerleşimcilere yer açmaya zorlamaktır.

Batı Şeria uzun süredir İsrail’in gözetleme teknolojisi ve taktikleri için bir test alanı olarak görülüyor. Savunma ihracatı, kısmen Elbit, Candiru ve Rafael gibi gözetim sistemleri üreten şirketlerin yanı sıra Pegasus casus yazılımını üreten NSO Group’un başarısı sayesinde son on yılda ikiye katlandı. Ancak 7 Ekim’de İsrail’in diğer tarafında ülkenin ünlü gözetleme ağı görünüşe göre başarısız oldu. Hamaslı silahlı kişiler Gazze’yi İsrail’den ayıran yüksek teknolojili sınırı aştı ve 1.400 kişiyi katletti, 200’den fazla kişiyi rehin aldı. Bölgede çalışan analistler ve aktivistlere göre, o zamandan bu yana artan paranoya duygusu, İsrail hükümetine Batı Şeria’daki kısıtlamaları ve gözetimi artırma yönünde ivme kazandırdı.

El Halil’deki işyerinde bir fincan çay içerken Azza, “Laboratuvardaki fareler gibiyiz” diyor. “Plaja gitmek istiyorum, denizi görmek istiyorum, suyun tadına bakmak istiyorum. Burada bu özgürlüğe sahip değiliz.”

Batı Şeria’nın gözetim altyapısının amiral gemisi bileşeni “Kurt Sürüsü” olarak biliniyor. Uluslararası Af Örgütü’ne göre amacı bölgedeki her Filistinlinin profilini içeren bir veri tabanı oluşturmak. Red Wolf olarak bilinen bu yazılımın bir kolu, İsrail askerlerini renk kodlu bir sistem aracılığıyla yaklaşan Filistinlileri tutuklamak, alıkoymak veya geçişlerine izin vermek konusunda bilgilendirmek için kontrol noktalarına yerleştirilen yüz tanıma kameralarını kullanıyor. Sistem bir kişiyi tanımazsa, onun biyometrik verilerini, bilgisi olmadan otomatik olarak Red Wolf’a kaydedecektir.

Mavi Kurt olarak bilinen diğer bir alan ise “Filistinliler için Facebook” olarak tanımlanıyor. İsrail askerlerinin, Filistinlileri veri tabanına kaydedebilmeleri için bir akıllı telefon uygulaması aracılığıyla bireysel olarak fotoğraflarını çekmeleri gerekiyor. İsrail’in Filistin topraklarını askeri işgaline karşı çıkan eski İsrail askerlerinden oluşan bir STK olan Sessizliği Kırmak’a göre, bir hafta içinde kaç Filistinlinin fotoğrafını çekebileceklerine bağlı olarak farklı birimlere ödüller verildi.



Source link