Veriler muhtemelen modern organizasyonlardaki en kritik varlıklardır, bu yüzden siber suçlular her zaman av peşindedir, bilgileri sızdırmaya ve çalmaya çalışırlar. Ne yazık ki, bazen yönetimin haberi olmadan organizasyonlar genelinde gerçekleşen muazzam miktardaki veri sızıntısı nedeniyle verileri güvence altına almak son derece zordur.
Veri sızıntısı (diğer adıyla veri sızıntısı), gizli bilgileri saklarken veya aktarırken verilerin yanlışlıkla veya kasıtlı olarak ifşa edildiği veya yetkisiz kişiler tarafından erişildiği bir durumu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. 2024’te şimdiye kadar tahmini 1 milyar kayıt döküldü, kazındı ve çalındı.
Veri sızıntısı çok sayıda neden ve faktörden dolayı meydana gelebilir. En önemlileri şunlardır:
Çalışan Hataları: Bir çalışanın verileri Dropbox veya Google Drive’a kopyalayıp sonra unutması; yanlışlıkla verileri istenmeyen bir alıcıya e-postayla göndermesi; bir dizüstü bilgisayarı, USB sürücüyü veya bir cihazı havaalanında, takside veya metroda kaybetmesi; bir sistemi kilitlemeyi unutması veya kısıtlı verileri üretken yapay zeka ile paylaşması, veri sızıntısının birçok nedeninden birkaçıdır.
Sosyal Mühendislik ve Kimlik Avı: Sosyal mühendislik dolandırıcılıkları, bir diğer insan faktörü, veri sızıntısının başlıca nedenlerinden biridir. Siber suçlular, kurbanları kimlik avı e-postaları, ekler ve URL’lerle kandırır. Daha sonra kurbanlar hassas ve gizli bilgileri paylaşmaya yönlendirilir.
İçeriden Gelen Tehditler: Memnuniyetsiz bir çalışanın hassas verileri kamu forumlarında, sosyal medyada vb. bilerek sızdırması veya çalıp üçüncü bir tarafla (örneğin bir rakip) paylaşması, veri sızıntısına katkıda bulunabilir.
Veri Yönetimi Hataları: Verilerin işlenmesi ve güvenliğinin sağlanması konusunda uzmanlık eksikliği, araç veya uygulamaların işlenmesi konusunda uzmanlık eksikliği, yapılandırma hataları, uygunsuz veri sınıflandırması ve kataloglama, veri saklama programının olmaması, belirsiz veri işleme prosedürleri ve gereksiz veya aşırı ayrıcalıklar veri sızıntısına neden olabilir.
Sistem ve Yazılım Güvenlik Açıkları: Yazılım ve sistemlerdeki hatalar ve kusurlar, önbelleğe alınmış veriler (bazı yazılımlar performansı artırmak için verileri önbelleğe alır), veri aktarımı sırasında yetersiz şifreleme, güvenlik açığı bulunan üçüncü taraf bileşenleri ve kötü kodlama uygulamaları da veri kaybına yol açabilir.
Gölge Veri: Gölge veri, BT tarafından etkin bir şekilde yönetilmeyen veya izlenmeyen veridir. Örneğin, eski uygulamalarda, kişisel bulut depolama hesaplarında, mesajlaşma uygulamalarında, işbirliği araçlarında, yazılım uygulamalarında, geliştirme platformlarında, mobil cihazlarda vb. depolanan veriler. IBM’e göre, ihlallerin %35’i gölge veri nedeniyle meydana gelir.
Üçüncü Taraf İhlalleri: Çoğu kuruluş, hassas verilerin bir kısmını üçüncü taraf tedarikçiler, yazılım ve hizmet sağlayıcılarla paylaşır. Bu üçüncü taraf kuruluşlarda güvenlik ihlalleri veya olaylar meydana gelirse, bu paylaşılan verilerin yanlış ellere geçmesine yol açabilir.
Kuruluşların veri sızıntısı riskini azaltmak için benimseyebileceği bir dizi en iyi uygulama bulunmaktadır, bunlardan bazıları şunlardır:
Politikalar ve Prosedürler: Kuruluşlar, veri işleme, veri saklama ve diğer veri güvenliği önlemleri konusunda katı politikalar ve prosedürler uygulamalıdır. Bu, kuruluşun çalışanlarından beklentileri açısından şeffaflık ve netlik sağlamaya yardımcı olur. Politikalar ve prosedürler ayrıca üçüncü taraflarla veri paylaşımı, sosyal medya ve üretken yapay zeka konusunda rehberlik içermelidir. Üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarının ve işlemcilerin uyması gereken veri güvenliği gerekliliklerini ve yükümlülüklerini belirleyin.
Çalışan Farkındalığı ve Eğitimi: Kuruluşlar, çalışanların dikkatsiz ve ihmalkar davranışları nedeniyle veri sızıntısına eğilimlidir. Kullanıcılar ayrıca istenmeyen veri ifşalarına yol açabilen kimlik avı saldırılarına karşı oldukça hassastır. Siber güvenlik eğitimi sağlayarak, sosyal mühendislik ve kimlik avı simülasyonu uygulamalarına katılarak ve farkındalık girişimleri uygulayarak (en iyi uygulamalar, yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler gibi), kuruluşlar veri sızıntısının sıklığını azaltabilir. Bu yaklaşım, çalışanların sorumluluk aldığı ve verileri koruma konusunda daha dikkatli hale geldiği güvenlik bilincine sahip bir kültürü teşvik eder.
Granüler Erişim Kontrolü: Çalışanlara verilere ve sistemlere genel erişim verildiğinde, veri sızıntısı olaylarının olasılığı artar. Bunun yerine, çalışanlar yalnızca işleriyle ilgili verilere erişebiliyorsa, istenmeyen erişim, ifşa ve tehlikeye atma büyük ölçüde azaltılabilir. Sistemlere erişim sınırlıysa, saldırganlar ortama sızdığında yanal hareketi kısıtlamaya yardımcı olabilir.
Teknik Güvenlik Önlemleri: Tüm uç noktaları güvenceye alın, hareketsiz, kullanımda veya hareket halindeki verileri tanımlamak ve korumak için veri kaybı önleme (DLP) yazılımı dağıtın; tüm verileri şifreleyin ve erişimi izleyin. Parola korumasının ötesinde ekstra bir güvenlik katmanı olarak kimlik avına dayanıklı çok faktörlü kimlik doğrulamayı (MFA) benimseyin. Güvenlik açıklarını en aza indirmek ve sızıntı olasılığını düşürmek için tüm sistemleri ve yazılımları düzenli olarak yamalayın.
Düzenli Denetimler: Denetimler, bir güvenlik stratejisinin önemli bir unsurudur. Yalnızca güvenlik kontrollerini ve güvenlik açıklarını değil, verileri de denetlediğinizden emin olun. Veriler hızla büyür ve değişir, bu nedenle kuruluşunuzun yönettiği tüm farklı veri türlerini belirlemek önemlidir. Bunları kuruluş için önemine göre sınıflandırın. Bu, kuruluşların savunmalarını gelişen risklere uygun şekilde geliştirmelerine yardımcı olur.
Son olarak, veri sızıntısını önlemek için alınan tüm önlemlere rağmen, bunlar kişinin kontrolü dışındaki faktörler nedeniyle yine de meydana gelebilir. İyi uygulanmış bir olay müdahale planı, etkiyi belirlemek ve azaltmak için çok önemlidir.
Özetlemek gerekirse, veri sızıntısı kuruluşlar genelinde yaygındır ve birçok nedenden dolayı meydana gelebilir. İş gücünü eğiterek, eğiterek ve güçlendirerek, ayrıntılı erişim kontrolleri uygulayarak, sıkı protokoller ve prosedürler uygulayarak, teknik güvenlik önlemleri uygulayarak ve rutin güvenlik ve veri denetimleri gerçekleştirerek, kuruluşlar veri sızıntısı riskini büyük ölçüde azaltabilir.