Günümüzün dijital dünyasında, güvenli yazılım sadece bir özellik değil, aynı zamanda bir gereklilik. Gelişmiş tehditler ve siber saldırılar riski, yazılım tedarikçilerini ve satıcıları güvenlikten sorumlu tutan alıcıları gerektirir. Bunun yapılmaması, risklerin artmasına, güvenlik ihlallerine ve dijital ekosistemde potansiyel hasara yol açabilir.
Yazılım tedarikçilerinin sorumluluklarını anlamak esastır. Güvenlik daha sonra eklenmemelidir. Bu, kod geliştirmeden önce güvenlik kontrolleri ve süreçlerinin uygulanmasına proaktif bir yaklaşım gerektirir. Güvenli tasarım incelemesi, tehdit modelleme, güvenli kodlama uygulamaları, titiz testler ve devam eden güvenlik açığı yönetimi gibi önlemler güvenli bir yazılım geliştirme yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Bu proaktif yaklaşım, alıcılara yazılım tedarikçilerinin güvenliğe bağlı olduklarından emin olmalıdır. Yazılım tedarikçileri, açık kaynak bağımlılıkları dahil tüm bileşenlerin ayrıntılı listeleri olan Malzeme Faturalarını (SBOM) benimseme konusunda şeffaf olmalıdır. Bu şeffaflık, kuruluşların üçüncü taraf kütüphanelerle ilişkili riskleri anlamalarına ve kabul etmek istedikleri riskler hakkında bilinçli kararlar almalarına olanak tanır.
Hesap verebilirliğin neden önemli olduğunu tartışalım. Birincisi, satıcı yazılımındaki doğal güvenlik açıkları, kuruluşların hassas verilerini ve kritik işlemleri tehlikeye atabilir. İkincisi, bu güvenlik açıklarından başarılı bir şekilde yararlanmak, güvenlik ihlallerine yol açabilir, kuruluşları ağır para cezalarına, yasal yükümlülüklere ve itibar hasarına maruz bırakabilir. Üçüncüsü, üretim ortamındaki güvenlik açıklarının ele alınması, işletmelerin güvenlik politikalarına, güncelleme uygulamalarına ve serbest bırakılan keşfedilen güvenlik açıklarına veya ihlallerine önemli maliyetler katar. Yazılım tedarikçilerini güvenlikten sorumlu tutmamanın finansal ve itibar riskleri önemlidir, bu da onu yazılım tedarikinin kritik bir yönü haline getirir.
Müşterilerin hesap verebilirlik çalışması için atabilecekleri birkaç adım vardır.
- Alıcılar, sözleşmelerde açık güvenlik gereksinimlerini, en iyi uygulamalara uyumu, düzenli güvenlik denetimlerini ve güvenlik açığı açıklama protokollerini zorunlu kılar. Bu standartların yerine getirilmemesinin finansal cezalar veya sözleşmenin feshi gibi somut sonuçları olmalıdır.
- Alıcılar, bir satıcının güvenlik taleplerini doğrulamak için sertifika veya bağımsız denetim aramalıdır. SOC2, FedRamp veya PCI DSS gibi sertifikalar, bir tedarikçinin titiz bir değerlendirme geçirdiğini kanıtlar. Alıcılar ayrıca, satıcılarının sistemlerinin sağlığını zaman içinde izlemek için güvenlik gösterge tablolarına veya raporlara gerçek zamanlı erişim istemelidir.
- Alıcılar, satıcının güvenlik duruşunu, ihlal geçmişini ve uyumluluk gereksinimlerini karşılama yeteneğini değerlendirmelidir. Satıcıların Güvenli Yazılım Geliştirme Yaşam Döngüsü (SDLC) süreçlerini ve güvenlik önlemlerini açıklamaları için gereksinimleri uygular.
- AB’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) ve ABD Siber Güvenlik Vade Modeli Sertifikasyonu (CMMC) gibi düzenlemeler, tedarik zincirleri arasında hesap verebilirliği zorlayan çerçeveler oluşturur. Alıcılar, uygunluğu sağlamak ve tedarikçileri daha geniş yasal standartlarla uyumlu hale getirmeye teşvik etmek için bu düzenlemelerden yararlanmalıdır.
Güvenli yazılım artık isteğe bağlı değil. Alıcılar, daha yüksek standartlar talep ederek, sözleşmeler yoluyla uyumluluk uygulayarak ve düzenleyici çerçevelerden yararlanarak tedarikçileri ve satıcıları sorumlu tutma yetkisine ve yükümlülüğüne sahiptir. Bunu yaparak çıkarlarını korurlar ve güvenli bir dijital dünyaya katkıda bulunurlar.
Aditya K Sood, Aryaka’da Güvenlik Mühendisliği ve AI Stratejisi Başkan Yardımcısıdır.