Allison’ın neo-faşizme ve beyaz üstünlüğüne olan bağlılığı çok derinlere inmiş gibi görünüyor: Allison, federal savcıların atıfta bulunduğu bir Telegram gönderisinde “Ölene kadar pes etmeyeceğim. Hayatımın tek amacı düşmanı yok etmek,” dedi. Hükümetin gözaltı talebine göre hem o hem de Humber, Brandon Russell’ın ceza davasındaki muhbiri tespit etmeye çalıştı. Allison, şüpheli muhbirin “Liste”ye (Terrorgram Collective tarafından potansiyel suikast hedefleri olarak dolaştırılan federal yetkililer, gazeteciler, iş adamları ve diğer algılanan düşmanlardan oluşan bir koleksiyon) eklenmesini savundu; Humber ise Ağustos 2023’te kaydedilen bir hapishane görüşmesinde Russell’a şüpheli muhbirin fotoğraflarına sahip olduğunu ve bunları yüz tanıma yazılımından geçirdiğini söylediği iddia edildi.
Allison geçen hafta tutuklandığında, federal ajanlar sırt çantasında fermuarlı bağlar, bir silah, koli bandı, mühimmat, bir bıçak, kilit açma araçları, iki telefon ve bir USB bellekten oluşan bir “kaçış seti” gibi görünen bir şey olduğunu iddia ettiler. Kolluk kuvvetleri dairesini aradığında, bir saldırı tüfeği, iki dizüstü bilgisayar, bir harici sabit disk ve 1.500 dolar nakit, kıyafetler, bir pasaport, haplarla dolu fermuarlı poşetler, mühimmat, bir kafatası maskesi başlığı, sim kartlar ve bir doğum belgesi içeren başka bir “acil durum çantası” buldular.
Tutuklanmasının ardından kaydedilen bir röportajda Allison’ın, Terörgram Kolektifi’ne katıldığını ve “İddianamenin Genel İddiaları’nda iddia edilen eylemlerde bulunduğunu” itiraf ettiği iddia ediliyor.
Kolluk kuvvetleri, Humber ve Allison’ı hem kendi toplumları hem de yetkililer için tehdit olarak görüyor: Humber, Atomwaffen Bölümü kurucusunun Baltimore’daki mevcut ceza davasında şüpheli bir hükümet tanığını tespit etmeye çalışmak için Russell ile birlikte çalışmış, kayıtlı hapishane telefon görüşmelerine göre. Russell’ın bu Kasım ayında yapılacak olan davasında tanıklar, son derece alışılmadık bir önlem olarak, tespit edilmekten kaçınmak için kapalı bir duruşma salonunda ifade verecekler. Savcılar, bir mühürleme talebinde, yalnızca Terrogram Collective üyelerinin ek tutuklamalarının muhtemel olmadığını, aynı zamanda grubun üyeliğinin kolluk kuvvetleri ve işbirliği yapan tanıklar için ciddi bir tehlike oluşturduğunu belirtiyor: “Sanıkların hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de uluslararası alanda birçok ortağı, bu soruşturmadaki rollerinden dolayı misilleme olarak algılanan kolluk kuvvetlerine veya kolluk kuvvetleri işbirlikçilerine zarar vermeye çalışabilir.”
Allison şu anda kefalet olmaksızın gözaltında tutuluyor ve önümüzdeki Çarşamba günü Boise’deki federal mahkemede gözaltı duruşması için hazır bulunacak.
Hughes, hem iddianamede hem de tutuklama talebinde Humber ve Allison aleyhine ortaya konulan delillerin hacminin, federal hükümetin hem aşırı sağ terörizme hem de özellikle 2019’da Christchurch’ten 2022’de Buffalo’ya kadar uzanan katliamlar gerçekleştiren ‘yalnız kurt’ hızlandırıcılara yönelik yaklaşımını önemli ölçüde değiştirdiğini gösteriyor.
Hughes, “Geçmişte olduğundan daha ileri giderek ulusötesi bağlantıları ortaya koyduklarında ve bunlara maddi destek ücreti eklediklerinde, ya federal hükümetin bir noktaya değinmeye çalıştığını ya da bu belirli aktörler konusunda çok endişeli olduklarını gösteriyor” diyor.
Bu davayla ilgili mahkeme dosyalarında Adalet Bakanlığı’nın Sivil Haklar ve Ulusal Güvenlik Bölümlerinden kıdemli avukatların yer alması, Biden yönetiminin Adalet Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerinin Terrorgram Collective soruşturmasında kararları verdiğinin bir başka göstergesi.
“Bu şekilde bir dava oluşturmak, Ana Adalet’te verilen bir karardır,” diyor Hughes. “Üst düzey biri bunu onaylamaya karar verdi.”