Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi, hükümetin 2016 yılında ülkede darbe girişimini düzenleyenlerle bağlantılı olduğunu iddia ettiği şifreli mesajlaşma uygulamasını indiren bir öğretmeni hapse atması nedeniyle kınadı.
Davanın, Android ve Apple uygulama mağazalarında bulunan ByLock cep telefonu uygulamasını kullanmaları nedeniyle Türkiye’de hüküm giymiş binlerce kişi üzerinde de etkileri olması muhtemel.
Avukatlar, bunun aynı zamanda organize suçlular tarafından yaygın olarak kullanılan EncroChat, SkyECC ve Anom dahil olmak üzere diğer şifreli telefon ağlarının kullanıcılarına karşı açılan davalarda delillerin açıklanmasına da etki edebileceğini söyledi.
Türkiye, ByLock’un, Türkiye hükümetinin 15 Temmuz 2017’deki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu ABD merkezli Müslüman din adamı Fethullah Gülen’le bağlantılı silahlı bir terör örgütüyle bağlantılı olduğunu iddia ediyor.
Türk istihbarat teşkilatı MİT, ByLock uygulaması üzerinden gönderilen milyonlarca mesajı ele geçirdi ve şifresini çözdü.
Darbeyle bağlantılı telefon uygulaması
Öğretmen Yüksel Yalçınkaya, ByLock telefon uygulamasını kullandığı iddiasıyla 2017 yılında 6 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştı.
Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun hazırladığı adli tıp raporunda, adamın Ekim 2015’te ByLock sunucusunun IP adresine altı günde 380 kez bağlandığı ortaya çıktı.
AİHM, Türk mahkemelerinin ByLock kullanıcılarını, gönderdikleri mesajların içeriğine veya uygulamayı kullanarak iletişim kurmak için kullandıkları kişilere bakılmaksızın, bilerek ve isteyerek silahlı terör örgütüne üye olmakla eşdeğer tuttuğunu tespit etti.
Mahkeme, herhangi bir Türk vatandaşının yalnızca uygulamayı kullanması nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkum edilebileceğine, bunun da yalnızca ByLock kullanımına dayalı olarak “neredeyse otomatik bir suçluluk karinesi” oluşturduğuna karar verdi.
Mahkeme ayrıca öğretmene Türk yetkililerin ByLock’tan elde ettiği dijital delillere erişim izni verilmediğini, bunun da öğretmenin aleyhindeki delillere itiraz edemeyeceği anlamına geldiğini tespit etti.
Türkiye, öğretmene, Türk istihbarat servislerinin onun davasıyla ilgili olarak topladığı ByLock verilerini neden sakladığı konusunda herhangi bir açıklama yapmamıştı.
Ayrıca şifresi çözülen mesajlar hakkında yorum yapma veya onlardan yapılan çıkarımların geçerliliğine itiraz etme fırsatı da reddedildi.
Mahkeme, iddianamenin hem Türkiye’nin ulusal hukukunu hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal ettiğine karar verdi.
Eski öğretmen ayrıca şüpheli bankacılık faaliyeti ve hükümetin terörist grupla bağlantısı olduğunu iddia ettiği bir sendikaya ve gönüllü bir gruba üye olmakla da suçlandı.
Strazburg mahkemesi, başvuranın darbeden önce yasal olarak faaliyet gösteren bir sendika ve gönüllü kuruluşa üyeliğinin “kanunla öngörülmediğini” ve AİHS’yi ihlal ettiğini tespit etmiştir.
Türk yetkililerin 100.000 ByLock kullanıcısı tespit etmesi, Strazburg İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaklaşık 8.500 benzer şikayette bulunulmasına yol açtı ve yeni şikayetlerin de beklenmesi bekleniyor.
Dava diğer davaları etkileyebilir
Davaya ilişkin yorum yapan Alman savunma avukatı Christian Lödden, AİHM’nin kararının, dijital delillere dayanarak suçlanan kişilerin haklarına ilişkin önemli ilke noktalarını ortaya koyduğunu söyledi.
Bu, polisin şifreli telefon ağlarına sızmasıyla elde edilen ham verileri elde etme ve bunların bütünlüğünü ve eksiksizliğini kontrol etme hakkını da içerir.
Bu ifadelerin, 2020 baharından itibaren uluslararası kolluk kuvvetleri tarafından sızılan EncroChat, Sky ECC ve Anom telefon ağları için geçerli olduğunu söyledi.
“Savunmaya yönelik ana eleştirilerden biri, elimizde bunları test etmek ve doğrulamak için ham veriler değil, yalnızca sözde sohbet mesajlarını içeren Excel elektronik tabloları olmasıydı” diye ekledi.
“Diğer bir önemli nokta da mahkemenin, yalnızca şifreli iletişim kullanımının cezai suçların işlenmesi için ilk şüphe teşkil etmediğini defalarca ifade etmesidir” dedi.
türkiye adalet bakanı kararı kınadıAvrupa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını ileri sürerek.