Siber Güvenlik İpinde Ustalaşmak: Modern Organizasyonlardaki Riskler ve Tehditler


Her büyüklükteki kuruluş, şirketlerinin bütünlüğünü tehdit eden potansiyel güvenlik açıkları, kötü niyetli aktörler ve öngörülemeyen zorlukların göz korkutucu gerçekliğiyle boğuşuyor. Riskler hiç bu kadar yüksek olmamıştı; Küçük girişimlerden çok uluslu şirketlere kadar her kuruluş, günlük olarak karmaşık güvenlik sorunları ağında gezinmek zorundadır. Güvenlikle ilgili tartışmalarda ‘risk’ ve ‘tehdit’ terimleri sıklıkla iç içe geçse de aralarındaki ayrımlar çok önemlidir. Peki bu terimler arasındaki farklar tam olarak nelerdir ve bunları birbirinden ayırmak neden gereklidir? Bu yazıda bu tanımlar incelenecek, en önemli riskler ve ilgili tehditler belirlenecek ve siber güvenlik stratejisinde risk merkezli ve tehdit merkezli yaklaşımların benimsenmesinin stratejik sonuçları değerlendirilecektir.

Siber Risklerin ve Tehditlerin Tanımlanması

Siber riskler, bir kuruluşun ekosistemindeki insan faktörlerini, fiziksel konumları ve ağ altyapılarını kapsayan temel zayıf noktaları temsil eder. Bu riskler, olasılıkları ve potansiyel zararlarının boyutu açısından titizlikle değerlendirilerek kuruluşun kırılganlık ortamının canlı bir resmini çizebilir. Örneğin, bulut tabanlı bir yazılım platformunu tek bir bölgede yedeklilik olmadan çalıştıran bir şirket, maliyet hususları nedeniyle hesaplanmış bir risk alıyor çünkü tam bir bölgesel arıza olasılığı düşük olsa da, potansiyel etki önemli. Bu nedenle, bu tür riskler genel olarak kapsamlı bir değerlendirmeden sonra, belirli bir dereceye kadar yönetilebilecekleri veya düzeltilebilecekleri anlayışıyla kabul edilir.

Siber tehditler ise kurumun hem içinden hem de dışından ortaya çıkabilecek öngörülemeyen ve tanımlanamayan tehlikeleri simgelemektedir. Bu tehditler, bir siber suçlunun sistem ihlali düzenlemesi gibi kasıtlı veya bilgisiz bir çalışanın farkında olmadan saldırganlara kapı açması gibi tesadüfi olabilir. Tehditler çok yönlüdür ve sürekli dikkat gerektirir. Risklerin aksine, tehditler potansiyel hasarı azaltmak için anında ve çoğunlukla sürekli yanıtlar gerektirir.

Siber Risk Değerlendirmesi ve Tehdit Müdahalesindeki Zorluklar

Siber güvenlikteki temel zorluklardan biri risk değerlendirmesi ile tehdit tepkisi arasında ayrım yapmaktır. Tehditlere yanıt vermek genellikle daha basittir çünkü birçok kuruluş, tehdit yanıtlarını otomatik olarak yönetmek için platformlar ve protokoller oluşturmuştur. Uç nokta koruması veya güvenlik duvarları gibi bu sistemler, tehditleri gerçek zamanlı olarak tespit etmek ve etkisiz hale getirmek için tasarlanmıştır.

Ancak siber risk değerlendirmesi, potansiyel güvenlik açıklarının belirlenmesini, olasılıklarının ve etkilerinin değerlendirilmesini ve kuruluşun risk iştahına göre bunların önceliklendirilmesini içerdiğinden daha karmaşık ve emek yoğun bir süreçtir. Bu süreç, önemli miktarda insan çabası ve uzmanlığı gerektirdiğinden, otomatik tehdit yanıtından daha zorlu hale gelir. Paydaşlarla, özellikle de yönetici düzeyinde etkili bir şekilde iletişim kurmak için bu risklerin ölçülmesi, başka bir karmaşıklık katmanı daha ekler. Kuruluşlar, belirli risklerin azaltılmasının şirketin stratejik hedefleri ve genel misyonuyla nasıl uyumlu olduğunu gösteren net bir maliyet-fayda analizi sunmalıdır.

Etkin Risk ve Tehdit Yönetimi Stratejileri

Risk ve tehdit yönetimi stratejilerinin proaktif olarak uygulanması günümüz çağında tartışılamaz bir konudur. Bu, sağlam bir risk yönetim süreci oluşturmak ve kilit paydaşlar arasında uyum sağlamakla başlar. Herkesin riskleri ve seçilen azaltma stratejilerinin ardındaki mantığı anlamasını sağladığı için etkili iletişim çok önemlidir.

Bir diğer kritik bileşen ise riskleri keşfetme ve yönetme mekanizmasıdır. Bu, üçüncü taraf hizmetlerinin, iç denetimlerin veya her ikisinin bir kombinasyonunun kullanılmasını içerebilir. Doğru tanımlama olmadan bu risklerin yönetimi imkansız hale gelir. Ek olarak, reaktif risk yönetimini yönetecek sistemlerin ve otomasyonun mevcut olması da önemlidir. Bu sistemler, performansı veya teslim edilebilirliği etkileyebilecek devam eden tehditleri ele almak için bir olay müdahale planıyla tamamlanmalıdır.

Proaktif ve reaktif önlemler arasında bir denge kurmak, kuruluş içinde bir güvenlik kültürü yaratmayı içerir. Bu, her düzeydeki çalışanların siber güvenliğin önemi ve potansiyel risk ve tehditlerin nasıl belirlenip bunlara nasıl yanıt verileceği konusunda eğitilmesi anlamına gelir. Kuruluşlar, güvenliğin herkesin sorumluluğunda olduğu bir ortam geliştirerek genel siber güvenlik duruşlarını önemli ölçüde geliştirebilirler.

Etkili siber güvenlik yönetimi sadece teknik bir zorluk değil, aynı zamanda stratejiktir. Kuruluşların reaktif önlemlerin ötesine geçerek hem risk hem de tehdit yönetimini kapsayan proaktif bir duruş benimsemesi gerekiyor. Şirketler teknolojiye yatırım yapmanın ötesine geçmeli ve güvenliğin her çalışanın zihniyetine derinlemesine yerleştiği bir kültürü teşvik etmelidir. Cybersecurity Ventures’a göre Siber Suçların 2023 yılında dünyaya 8 trilyon ABD Dolarına mal olacağı tahmin edilirken, proaktif siber güvenlik önlemlerine duyulan acil ihtiyaç daha da belirgin hale geliyor.

Kuruluşların siber güvenliğin ortak bir sorumluluk olduğunun farkına varmasının zamanı geldi. Sürekli eğitim, açık iletişim ve organizasyonun her düzeyindeki sarsılmaz bağlılık esastır. Sürekli gelişen bir tehdit manzarasıyla karşı karşıya olduğumuz şu günlerde, dayanıklılığın anahtarı proaktif bir şekilde uyum sağlama ve yanıt verme becerimizde yatmaktadır. Kuruluşlar, hem risk değerlendirmesine hem de tehdit hafifletmeye öncelik vererek operasyonlarını koruyabilir ve dijital çağda gelişebilir.

George Jones’la ilgili:

George, CISO rolünde şirket için kurumsal BT, bilgi güvenliği ve uyumluluk girişimlerinin stratejik yönünü tanımlayacak ve yönlendirecek, aynı zamanda büyük büyüme planlarımıza bağlılığı ve bunların yerine getirilmesini sağlayacak. George, en son Catalyst Health Group’ta Bilgi Güvenliği ve Altyapı Başkanı olarak görev yaptı ve tüm uyumluluk çalışmalarından (NIST, PCI, HITRUST, SOC2) ve güvenlik tabanlı programlara yönelik tedarikçi yönetiminden sorumluydu. George, farklı iş sektörlerinde birden fazla rolde teknoloji, altyapı, uyumluluk ve değerlendirme konularında 20 yıldan fazla deneyime sahiptir.

Son zamanlarda, bir güvenlik ve uyumluluk danışmanlığı olan J-II Consulting Group’un Bilişim Kurulu Başkanı ve Kurucusu olarak George, çeşitli kuruluşlar için güvenlik ve uyumluluk programlarının tasarlanması ve uygulanmasından sorumluydu. Ayrıca Çevik metodolojileri, DevSecOps programlarını ve Bilgi Güvenliği Politikası ve Prosedür Planlarını uygulamaya yönelik programlar sundu. Atlas Teknik Danışmanlık’ta çalıştığı süre boyunca George, birden fazla birleşme ve satın alma durum tespiti ve entegrasyon çalışmalarını yönetti, satın alınan dokuz iş birimini tek bir işletme biriminde birleştirerek kuruluşun daha büyük ölçek ekonomilerinden ve daha verimli operasyonlardan yararlanmasını sağladı.

George, büyüme için ölçeklendirmeyi mümkün kılan sürdürülebilir süreçler ve organizasyonlar oluşturma geçmişiyle birlikte altyapı, güvenlik ve uyumluluk rollerinde geniş ve derin deneyimlere sahiptir. George Austin’de büyüdü ve yakın zamanda Plano bölgesine nakledildi. Texas A&M Üniversitesi’ne gitti ve St. Edward’s Üniversitesi’nden Magna Cum Laude ile mezun oldu.

Reklam



Source link