Akıllı telefonların artan rahatlığıyla birlikte, birçok kullanıcı kredi ve banka kartı numaraları ve sosyal güvenlik numaraları gibi hassas bilgileri doğrudan cihazlarında saklamaya alıştı. Ancak güvenlik uzmanları, kişisel bilgilerin yetkisiz taraflara ifşa edilmesi riski nedeniyle bu uygulamaya karşı uyarıyor.
Biyometrik kimlik doğrulama gibi gelişmiş güvenlik özelliklerine sahip olsalar bile akıllı telefonlar tehditlere karşı tamamen bağışık değil. Kötü amaçlı uygulamalar, kimlik avı saldırıları ve fotoğraflar ve diğer hassas bilgiler de dahil olmak üzere özel verileri tehlikeye atmak için tasarlanmış güvenli olmayan Wi-Fi ağları gibi karmaşık yöntemlerle bilgisayar korsanlığı alanı hızla gelişiyor.
Birkaç yıl önce, bulut ağlarında depolanan verilerle ilgili benzer uyarılar yapılmıştı ve bulut hizmeti sağlayıcısı (CSP) tehlikeye atılırsa bu platformların bir güvenlik açığı oluşturabileceği vurgulanmıştı. Ancak, CSP’ler tarafından sağlanan güvenlik tamamen göz ardı edilmemelidir; koruma seviyesi hem hizmet sağlayıcısına hem de kullanıcının uygulamalarına bağlıdır.
Başka bir ortaya çıkan siber risk, sosyal güvenlik numaraları, kredi kartı bilgileri ve CVV’ler gibi hassas bilgilerin fotoğraflarını mesajlaşma platformlarında paylaşmayı içeriyor. Bu platformlar genellikle uçtan uca şifreleme reklamı yapsa da, mesajların aktarım sırasında veya beklemedeyken ele geçirilme riski hala devam ediyor. Gizlilik savunucuları, mesajlaşma uygulamaları geliştiricilerinin bu tür ele geçirmelere karşı tam korumayı garanti edemeyebileceğini savunuyor.
Verilerinizi korumak için temel siber güvenlik uygulamalarına uymak hayati önem taşır. Bunlara cihazınızın yazılımını güncel tutmak, e-postalarda ve mesajlardaki şüpheli URL’lerden kaçınmak, hesap oturum açma işlemleri için çok faktörlü kimlik doğrulamayı kullanmak ve etkili kötü amaçlı yazılım önleme çözümleri ve reklam engelleyicileri kullanmak dahildir.
Bu adımları atmak akıllı telefonunuzun ve kişisel bilgilerinizin güvenliğini önemli ölçüde artırabilir.
Reklam