Japonya’nın en büyük mobil operatörü NTT Docomo, Japan Airlines’a (JAL) yakın zamanda gerçekleşen siber saldırının ardından siber saldırının son kurbanı oldu. Bugün erken saatlerde gerçekleştirilen saldırı, şirketin fatura ödeme hizmetlerinde önemli aksamalara yol açarak çok sayıda kullanıcının işlemlerini tamamlayamamasına neden oldu. Neyse ki raporlar, saldırının herhangi bir iletişim veya kişisel veri ihlaline yol açmadığını ve vatandaşları daha ciddi sonuçlardan koruduğunu gösteriyor.
Saldırının doğasını anlamak için Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS) saldırısının ne olduğunu açıklamak önemlidir. Bir DDoS saldırısında, kötü niyetli aktörler bir şirketin sunucularını, genellikle virüslü cihaz ağları veya “botlar” tarafından oluşturulan çok büyük miktarda trafikle doldurur. Bu veri akışı sistemin aşırı yüklenmesine, sistemin yavaşlamasına, çökmesine veya tamamen erişilemez hale gelmesine neden olur. DDoS saldırısının temel amacı veri çalmak değil, hizmetlerin normal işleyişini bozmaktır. Bu durumda saldırganların, muhtemelen operasyonel kaosa neden olmak amacıyla Docomo’nun ödeme sistemlerini felç etmeyi amaçladığı görülüyor.
Saldırganların kimliği bilinmezken, siber güvenlik uzmanları saldırının devlet destekli bilgisayar korsanlarının işi olabileceğini düşünüyor. Bu tür saldırılar genellikle siyasi veya ekonomik motivasyonla yapılıyor; failler ya uluslararası sahnede bir açıklama yapmayı ya da hedeflenen ülkenin siyasi ve ekonomik kararlarını etkilemeyi amaçlıyor. Bu tür siber olaylar genellikle iyi koordine edilir ve yaygın kesintilere neden olabilir, çoğu zaman medyanın dikkatini bir ülkenin siber güvenlik altyapısının durumuna çekebilir.
Adı Japonca’da “her yer” anlamına gelen NTT Docomo, Japonya’da tanınan bir isimdir ve ülkenin en büyük mobil operatörü olarak hizmet vermektedir. 2021 itibarıyla şirket, 81 milyondan fazla kullanıcıdan oluşan bir müşteri tabanına sahip oldu ve Japonya’nın telekomünikasyon sektöründe önemli bir oyuncu olarak konumunu güçlendirdi. 2G, 4G ve 5G ağları üzerinden hizmet sunan Docomo, tümü ülke çapında mevcut olan sesli aramalar, SMS ve görüntülü arama dahil olmak üzere çok çeşitli mobil hizmetler sunmaktadır.
Aslında Japonya mobil teknolojide öncü oldu ve NTT Docomo da bunda öncü rol oynadı. 2020 yılında Japonya, dünyada 5G hizmetlerini tüketicilere sunan ilk ülke oldu ve bu da onu yeni nesil kablosuz teknoloji yarışında Çin ve ABD’nin önünde lider haline getirdi. Geleceğe baktığımızda Japonya, daha yüksek hızlar ve daha güvenilir bağlantılar sunması beklenen 6G ağının ilk aşamalarını şimdiden test etmeye hazırlanıyor. Bunu öngören Japon üreticiler, mevcut 5G ağlarında bulunan bazı siber güvenlik açıklarını gidermek için tasarlanmış, 6G yetenekleriyle donatılmış akıllı telefonlar üretmeye başladı bile. Bu yenilikler, Japonya’nın yalnızca küresel telekomünikasyon pazarında rekabet üstünlüğünü korumaya değil, aynı zamanda artan siber güvenlik tehditleri karşısında geleceğini güvence altına almaya odaklandığını gösteriyor.
Siber saldırıların yarattığı devam eden zorluklara rağmen, Japonya’nın telekomünikasyon endüstrisi, NTT Docomo gibi şirketlerin hem teknolojik yeniliklerin hem de altyapılarını kötü niyetli aktörlerden korumak için devam eden mücadelenin ön saflarında yer almasıyla gelişmeye devam edecek gibi görünüyor.
Reklam
LinkedIn grubumuz “Bilgi Güvenliği Topluluğu”na 500.000’den fazla siber güvenlik profesyoneline katılın!