Barselona’daki Gartner Sempozyumunun ikinci gününde yapay zeka (AI) konuşmalarının bir turu daha başladı. Konuk açılış konuşmacısı, Stanford Enstitüsü’nün insan merkezli yapay zeka kıdemli üyesi Erik Brynjolfsson, gelecek yıl işletmelerin yapay zeka deneylerinden, iş değeri sağlamaya başlayan yapay zeka projelerini uygulamaya geçeceğini öngördü.
Gartner’ın seçkin başkan yardımcısı analisti Chris Howard, Brynjolfsson’a yapay zekanın insanları gerçek bir insan olduğuna inandıracak şekilde ne kadar iyi kandırabildiğini değerlendirmek için kullanılan Turing Testi hakkında sorular sordu. Brynjolfsson’a göre yapay zekayı bu şekilde kullanmak insanın yerine makineyi koymak anlamına geliyor.
“İnsanların yerini alacak bir ürün değeri düşürecektir” diye uyardı. Bunun yerine Brynjolfsson, yapay zekanın tamamlayıcı bir şekilde konuşlandırılacağını, değeri artırırken aynı zamanda insan emeğinin değerini de artıracağını umuyor.
Eğer yapay zeka insanların yerine geçecek şekilde kullanılırsa, bunun siyasi gücü ve zenginliği birkaç kişide yoğunlaştıran, bu bireyler için büyük zenginlik yaratan ancak paylaşma teşvikinin daha az olduğu bir topluma yol açacağına inanıyor. Ancak Brynjolfsson’a göre yapay zekanın süper zenginlerle toplumun geri kalanı arasındaki uçurumu genişletecek şekilde kullanılması gerekmiyor. “En son yapay zeka dalgası eşitsizliği azaltmak için kullanılabilir” dedi.
Örnek olarak Brynjolfsson, operatörlere sorgularla başa çıkmalarına yardımcı olacak üretken bir yapay zeka aracının verildiği bir çağrı merkezini içeren üzerinde çalıştığı bir projeyi anlattı. Araç, daha deneyimli personel ile yapılan görüşmeler üzerine eğitildi. Yapay zeka, bu deneyimli operatörlere çok az fayda sağladı çünkü onlara yalnızca zaten bildiklerini verdi. Ancak yapay zeka, daha az vasıflı çalışanların, soruları yanıtlarken yararlanabilecekleri uzmanlık düzeyi açısından meslektaşlarına yetişmelerine yardımcı oldu.
“Önceki yeni teknolojilerin beceri önyargısı vardı ve bu da işleri daha da kötüleştirdi” diye ekledi. “Üretken yapay zeka, yazılım 2.0’dır. Makine bilgiyi yakalıyor, dolayısıyla ondan faydalanmak için Python programcısı olmanıza gerek yok.”
Birçok iş liderinin öğrendiği gibi, teknolojinin üst üste bindirilmesi nadiren fark yaratır. Örneğin Brynjolfsson, kurumsal kaynak planlaması (ERP) ve müşteri ilişkileri yönetiminin (CRM) üretkenliği artırabildiğini ancak bunun genellikle iş süreci değişikliğiyle gerçekleştiğini belirtti. Yapay zeka da farklı değil.
“Her yönetim kurulu CEO’ya yapay zekayla ilgilenmesi için bağırıyor” dedi. “Girişte herhangi bir engel yok ve neredeyse anında değer elde edebilirsiniz.” Ancak yapay zekadan en iyi şekilde yararlanmak daha önemli bir değişiklik gerektiriyor. “İş modelini nasıl değiştirirsiniz? Sunduğunuz ürünü bile değiştiremez misiniz?”
Turing Testine dönecek olursak Brynjolfsson, yapay zekanın insan beyninin yerine kullanılmasının potansiyelini sınırladığını iddia ederek makinelerin insanlardan çok daha akıllı hale geleceğini öngördü.
Gartner oyunun kurallarını değiştiren yapay zeka girişimlerinden bahsediyor. Üretken yapay zekanın yazılım geliştirmede %40 üretkenlik artışı sağlayabildiği göz önüne alındığında, Brynjolfsson için yazılım mühendisliği açık bir başlangıç noktasıdır. Ancak onun tecrübesine göre çoğu şirket henüz bu kadar düşük meyveli ürünleri uygulamaya koymadı.
Her şirketin şirket çapında üretken bir yapay zeka hackathon’u düzenlemesini tavsiye etti. Bunun sadece işletmenin yeni, ortaya çıkan yetenekleri keşfetmesini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda daha geniş çapta benimsenmeyi de teşvik edeceğini söyledi, çünkü bu, insanlara günlük işlerini iyileştirmek için teknolojiyi nasıl kullanacaklarının sorulması anlamına gelecektir.
Bu yaklaşım yalnızca üretken yapay zeka için yeni kullanım durumlarının belirlenmesine yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda Brynjolfsson’a göre hackathon’lar insanların teknolojinin işlerini elinden alacağına dair korkularını azaltmaya da yardımcı olabilecek.