Profesyonel Sertifikalar ve Sürekli Eğitim, Eğitim ve Güvenlik Liderliği
Faydaların Risklerden Çok Daha Fazla Olmasının Nedeni
Brandy Harris •
21 Ağustos 2024
Günümüz iş piyasasında, çalışanlara eğitim ve gelişim fırsatları sağlamak sadece bir ayrıcalık değil. Stratejik bir zorunluluk. Z kuşağı şu anda iş gücüne katılıyor, yaşları 21’e kadar çıkıyor ve en yaşlı milenyum kuşağı bu yıl 45 yaşına giriyor. Bu kuşaklar iş gücünün büyük bir bölümünü oluşturuyor ve giderek artan bir şekilde işveren tarafından sağlanan eğitim ve gelişim fırsatları konusunda ısrar ediyorlar. Bazı işverenler, eğitimli çalışanların daha iyi yerlere gideceği endişesiyle bu programlara yatırım yapmaktan çekiniyor, ancak bu korkular abartılı olabilir. Çalışan eğitimine yatırım yapmanın faydaları risklerinden çok daha ağır basıyor.
Ayrıca bakınız: Yöneticiler İçin Üretken Yapay Zekayı İşletimsel Hale Getirme Rehberi
İşveren Tarafından Finanse Edilen Eğitime Yönelik Artan Talep
Son anketler, işveren tarafından sağlanan eğitim ve öğretim fırsatlarının artan önemini vurguluyor. InStride tarafından 2024’te yapılan bir araştırma, 45 yaş altı ABD’li çalışanların %80’inden fazlasının işveren tarafından finanse edilen eğitim programlarına öncelik verdiğini ve bunları kariyerlerini ilerletmek ve öğrenci borcu yükünden kaçınmak için elzem olarak gördüğünü söylüyor. Daha genç çalışanlar bu eğilime öncülük ederken, öğrenme ve gelişim fırsatlarına yönelik beklenti iş gücündeki tüm yaş gruplarında genişledi.
Çalışan Gelişimini Göz Ardı Etmenin Sonuçları
Eğitim ve öğretim fırsatlarının sağlanamaması, aşağıdaki gibi önemli zorluklara yol açabilir:
- Daha yüksek ciro oranları: Çalışmalar, çalışanların %94’ünün kariyer gelişimlerine yatırım yapan bir şirkette kalma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu fırsatlar olmadan, çalışanlar kendilerini değersiz hissedebilir ve başka yerlerde büyüme arayabilir, bu da maliyetli bir işten ayrılmaya yol açabilir.
- Yetenek çekmede zorluk: Rekabetçi bir iş piyasasında, sağlam eğitim ve gelişim programları sunan şirketler belirgin bir avantaja sahiptir. Bu eğilimi görmezden gelen işverenler, özellikle eğitimi kariyer seçimlerinde kritik bir faktör olarak gören genç nesiller arasında en iyi yetenekleri çekmekte zorlanabilir.
- Büyüyen beceri farkları: Çoğu iş için gereken beceriler hızla gelişiyor. Şirketler, çalışan eğitimine yatırım yapmayarak, işgücünün becerileri eskidikçe geride kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu, üretkenlik, yenilikçilik ve rekabet gücü üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.
- Azalmış çalışan katılımı: Büyüme ve gelişme fırsatları görmeyen çalışanların ilgisiz kalma olasılığı daha yüksektir. İstatistikler, çalışanların %90’ından fazlasının etkili eğitimin iş bağlılıkları üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu söylediğini göstermektedir. Gelişim fırsatları sunmamak daha az motive olmuş ve daha az üretken bir iş gücüne yol açabilir.
Çalışan Ayrılma Korkusuyla Başa Çıkmak
Çalışanların eğitim aldıktan sonra ayrılacağı korkusu geçerli bir endişedir, ancak genellikle abartılır. Gerçekte, gelişim fırsatları sağlamak sadakati ve elde tutmayı artırabilir. Ancak riski azaltmak için bazı şirketler, çalışanların bir eğitim programını tamamladıktan sonra belirli bir süre kalmayı taahhüt ettiği elde tutma anlaşmaları kullanır. Bu yaklaşım, şirketin çalışanlarının eğitimine yaptığı yatırımı korumaya yardımcı olur.
Şirket ayrıca eğitimle birlikte gelen kariyer ilerleme fırsatlarını da açıkça iletmelidir. Bu, çalışanların kalmasını teşvik edecektir. Çalışanlar şirket içinde büyümeye giden net bir yol gördüklerinde, eğitim aldıktan sonra ayrılma olasılıkları daha düşüktür.
Stratejik Avantaj
Çalışan eğitimine yatırım yapmak, bir elde tutma stratejisinden daha fazlasıdır; başarılı bir iş stratejisinin temel bir bileşenidir. Sürekli öğrenme fırsatları sağlayan şirketler yalnızca en iyi yeteneklerini elde tutmakla kalmaz, aynı zamanda iş gücünün yarının zorluklarıyla başa çıkabilecek şekilde donatılmasını da sağlar. Bu da, şirketi sektöründe lider konuma getiren bir yenilik, katılım ve sadakat kültürü oluşturur.