Ada Lovelace Enstitüsü’nden bir rapora göre, hükümetlerin ve politika yapıcıların Covid-19 salgını sırasında uygulanan teknolojik tepkinin sonuçlarını değerlendirmesi gerekiyor.
Temas izleme uygulamaları ve dijital aşı pasaportları gibi teknolojiler, krize yanıt olarak hızla geliştirildi ve devreye alındı. Bununla birlikte, Ada Lovelace Enstitüsü tarafından yayınlanan 34 ülkeden elde edilen kanıtların gözden geçirilmesi, bu tür uygulamaların acil durumlarda halk sağlığı açısından ümit verici faydalar sağlasa da etkinlik, rıza, meşruiyet, mahremiyet, gözetim ve orantılılık konularında sorular ortaya çıkardığını ortaya çıkardı.
Rapor, App Store’dan Derslergeliştiricilere ve karar vericilere sağlanan sınırlı kanıtlar göz önüne alındığında, pandemi sırasında kullanılan teknolojilerin etkinliğinin nasıl tanımlanacağı ve değerlendirileceği konusunda bir anlayış eksikliği olduğunu tespit etti.
Örneğin, Ada Lovelace Enstitüsü, kişi izleme uygulamalarının etkinliğini geleneksel kişi izleme yöntemleriyle karşılaştırabilmenin, karar verme sürecini bilgilendirmeye yardımcı olacağını belirtti.
Raporun yazarları, bu teknolojilerin piyasaya sürülmesinin birçok ülkede halk protestolarına yol açtığını ve bunun da etkililiği sınırlayan bir halk güveni eksikliğini gösterdiğini tespit etti. Hükümetleri ve yetkilileri halkın kabulünü artırmak için daha iyi iletişim sağlamaya çağırdılar.
Araştırmacılar, dijital olarak dışlanmış kişiler veya kendi kendini tecrit etmeyi göze alamayanlar gibi belirli sosyal grupların erişim ve uyum konusunda engellerle karşılaştığını belirtti. Politika yapıcılara, gelecekteki teknolojilerin toplumsal eşitsizlikler üzerindeki etkisini izlemek ve ele almak için özel yollar geliştirmelerini tavsiye ettiler.
Ayrıca, pandemiye yanıt olarak tanıtılan teknolojiler temel hakları sınırlamak için kullanıldığından, bu uygulamaların artık ihtiyaç kalmadıkları zamanlar için yürürlükte olan net “sonlandırma mekanizmaları” ile sağlam düzenlemeler ve gözetim mekanizmaları tarafından yönetilmesi gerektiğine dikkat çektiler. Örnek olarak, raporun yazarları, Avustralya, Kanada ve Estonya dahil olmak üzere yalnızca az sayıda ülkenin temas izleme uygulamalarını kullanımdan kaldırdığını ve toplanan verileri sildiğini tespit etti. Çoğu ülke “Covid ile yaşama” politikasını benimsemiş olsa da, dünyanın birçok ülkesinde dijital aşı pasaportu altyapısı hala yürürlükte.
Bazı Covid-19 teknolojileri yeniden tasarlandı. Raporun yazarları, dijital aşı pasaportlarının birçok ülkede ve bölgesel blokta dijital kimlik şemalarına yönelik hareketleri hızlandırdığını tespit etti. Örneğin, Afrika Birliği tarafından Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri ile işbirliği içinde geliştirilen My Covid Pass aşı pasaportu uygulaması, Afrika kıtası için bir dijital kimlik çerçevesi oluşturmaya çalışıyor. Başka bir örnek, AB Dijital Covid Sertifikası aracılığıyla tek tip ve birlikte çalışabilir aşılama kanıtları sunan Avrupa Birliği’dir.
Ada Lovelace Enstitüsü müdür yardımcısı Andrew Strait, “Raporumuzun gelecekte veriye dayalı sağlık teknolojilerini devreye alırken hükümetlere, politika yapıcılara ve diğer uluslararası kuruluşlara rehberlik edeceğini umuyoruz” dedi.
Raporun başyazarı Ada Lovelace Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Melis Mevsimler, araştırmanın benzer teknolojilerin gelecekte teknik değerlendirmelerin ötesine geçen ve insanların yaşanmış deneyimlerini gerçekten iyileştiren “insan merkezli” bir yaklaşımın parçası olarak nasıl kullanılacağını gösterdiğini söyledi.
“Covid-19 teknolojilerinin evrimini araştırmaya devam etmeliyiz, böylece bu teknolojilerin toplumlarımızda şimdi ve gelecekte uygun rolüne karar verebiliriz” dedi.